Türkçe’ye “Yeşil Aklama” veya “Yeşil Yıkama” olarak çevrilen Greenwashing kavramı, marka, ambalaj, tanıtım veya pazarlama araçlarında yeşil renkli veya doğayı çağrıştıran renk ve sembollerin kullanması yoluyla; tüketiciyi ürünlerin doğal olduğuna ve çevreye zarar vermeden üretildiğinde inandırmayı hedefleyen tekniktir.
Greenwashing sayesinde, tüketiciler aldıkları ürünlerin sürdürülebilir ve doğal kaynaklı olduğuna inanır. Bu sayede, hem aldıkları ürünlere daha fazla güvenir hem de ürünleri sırf doğal kaynaklı olduğuna inanarak daha fazla sayıda ve daha yüksek fiyatlarla tüketirler.
Greenwashing, 60’lı yıllardan beri kullanılagelen bir tekniktir. Özellikle çevreci olmayan ürün ve hizmetlerin çevreciymiş izlenimiyle pazarlanması ve satılmasını sağlar. Öyle ki, NielsenIQ’nün 2015 tarihli raporunda yer alan anket çalışmasına göre, katılımcıların %66’sının çevre dostu ürünler almak adına ürünün piyasa değerinin üstünde ödeme yapmayı göze aldığı ortaya çıkmıştır.
Doğrudan Greenwashing tekniğinde, şirketler ürünlerinin üzerinde ve reklam çalışmalarında “doğal”, “sürdürülebilir”, “sıfır atık”, “vegan”, “%100 doğal” gibi kelimeleri sıkça kullanır. Satılan ürünler her ne kadar sürdürülebilir olmasa da, kağıt poşet, kese kağıdı gibi ürünler kullanarak tüketicide genel “yeşil” algısı uyandırılır. Dolaylı Greenwashing tekniğinde ise, yeşil ambalaj, yeşil bitki, çiftlik, hayvan ve ikon kullanımları ile doğal izlenimi yaratılır. Aslında belli bir sonuca varılmasa da, birkaç kamu spotu çalışması ve yılda bir düzenlenen ağaç dikim faaliyetleri de Politik Greenwashing örneğidir.
Tüketici olarak Greenwashing tekniklerinden korunmak için, ürün içeriğini okumak, ürüne verilen sertifikaları sorgulamak ve belgelerin kaynağını tasdiklemek gerekir. Yalnızca reklam ve pazarlama tekniklerine değil, ürün ve hizmetlerin satıcı ve tedarikçilerinin incelenmesi gerekir. Ürün belgelendirme ve adil e-ticaret teknikleri için Regis yanınızda.
Commentaires